بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِذۡ يَقُولُ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَٰٓؤُلَآءِ دِينُهُمۡۗ وَمَن يَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ ٤٩

Hani münafıklar, kalblerinde hastalık bulunanlar: Bunları, dinleri aldattı, diyorlardı. Halbuki kim Allah'a tevekkül ederse; muhakkak ki Allah, Aziz' dir, Hakim'dir.

– İbni Kesir

وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذۡ يَتَوَفَّى ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَضۡرِبُونَ وُجُوهَهُمۡ وَأَدۡبَٰرَهُمۡ وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡحَرِيقِ ٥٠

Bir görseydin sen; hani melekler, küfredenlerin canlarını alırken yüzlerine ve arkalarına vuruyorlar ve: Tadın yakıcı azabı, diyorlardı.

– İbni Kesir

ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَيۡسَ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ ٥١

İşte bu; ellerinizin yaptığının karşılığıdır. Muhakkak ki Allah; kullarına asla zulmedici değildir.

– İbni Kesir

كَدَأۡبِ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَأَخَذَهُمُ ٱللَّهُ بِذُنُوبِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِيّٞ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ ٥٢

Firavun hanedanıyla onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah'ın ayetlerini yalanlamışlardı da, Allah onları günahlarından dolayı yakalamıştı. Muhakkak ki Allah; kuvvetlidir, azabı şiddetli olandır.

– İbni Kesir

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ لَمۡ يَكُ مُغَيِّرٗا نِّعۡمَةً أَنۡعَمَهَا عَلَىٰ قَوۡمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ ٥٣

Bunun sebebi; bir topluluk kendi nefislerindekini değiştirmedikçe, Allah' ın onlara verdiği nimetini değiştirmeyeceğidir. Ve muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.

– İbni Kesir

كَدَأۡبِ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ فَأَهۡلَكۡنَٰهُم بِذُنُوبِهِمۡ وَأَغۡرَقۡنَآ ءَالَ فِرۡعَوۡنَۚ وَكُلّٞ كَانُواْ ظَٰلِمِينَ ٥٤

Firavun hanedanıyla, onlardan öncekilerin gidişi gibi. Rabblarının ayetlerini yalanlamışlardı da, Biz de günahlarından dolayı onları helak etmiş ve Firavun hanedanını suda boğmuştuk. Hepsi de zalimlerdi.

– İbni Kesir

إِنَّ شَرَّ ٱلدَّوَآبِّ عِندَ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ ٥٥

Allah katından yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü; şüphesiz ki küfredenlerdir. Artık onlar, inanmazlar.

– İbni Kesir

ٱلَّذِينَ عَٰهَدتَّ مِنۡهُمۡ ثُمَّ يَنقُضُونَ عَهۡدَهُمۡ فِي كُلِّ مَرَّةٖ وَهُمۡ لَا يَتَّقُونَ ٥٦

Onlar, kendileriyle anlaşma yaptığın kimselerdir. Sonra her defasında ahidlerini bozdular. Onlar sakınmazlar da.

– İbni Kesir

فَإِمَّا تَثۡقَفَنَّهُمۡ فِي ٱلۡحَرۡبِ فَشَرِّدۡ بِهِم مَّنۡ خَلۡفَهُمۡ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ ٥٧

Bunun için eğer savaşta ele geçirirsen; onları dağıt ki arkalarında olanlar ibret alsınlar.

– İbni Kesir

وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوۡمٍ خِيَانَةٗ فَٱنۢبِذۡ إِلَيۡهِمۡ عَلَىٰ سَوَآءٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡخَآئِنِينَ ٥٨

Eğer bir kavmin hiyanet etmesinden korkarsan; sen de onlara karşı aynı şekilde davran. Muhakkak ki Allah; hainleri sevmez.

– İbni Kesir

وَلَا يَحۡسَبَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ سَبَقُوٓاْۚ إِنَّهُمۡ لَا يُعۡجِزُونَ ٥٩

Küfredenler; asla öne geçtiklerini ve bizi aciz bırakacaklarını sanmasınlar.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu